MÜZİSYENLER 3
DERVİŞ BEY
Timur Bey'in iyi karşıladığı, koruduğu, iki nesli Timur soyundan olan Derviş Bey , Hoca Ubeydullah Hazretleri'n8n de müridi idi.
Mûsıkî ilmini bilen bir müzisyen olup, iyi saz çalardı. Derviş Bey aynı zamanda bir şairdi.
Sultanahmet, Mirza, bir savaşta Çir suyu sahilinde yenik düştüğünde, Derviş Bey de Çir suyunda boğularak vefat etti. (Babür, age.C.2,s.22)
DERVİŞ ŞÂDİ
Onbeşinci yüzyılın ortalarında doğduğu sanılmakta olan Derviş Şadi döneminin Şah Muhammet ve Hoca Şeyhim-i Tebessi ile birlikte üç önemli müzisyeninden biri olup, Hüseyin Baykara döneminde yaşamışlardır.
Mirza Baykara, Abdülkadir'in Timur döneminde bestelediği "Miatayn" a özenerek, Bu 3 müzisyene başvurmuş, Derviş Şadi Bey'de kendisinin epey yaşlandığını böyle bir görevin Hoca Şeyhim tarafından yerine getirilebileceğini söylemiştir. (Agayeva, S.age.)
Bestekar Gulam Şadi'nin de babası olan Üstad Şâdi, Herat alimlerinin arasında seçkin bir yere sahipti. Pek çok bestesi bulunan Derviş ve Üstad Şâdi'nin 12 talebesi olmuştur. Bestelediği 12 Nakışı, bu 12 talebesine meşkeden Derviş Şâdi bunları en iyi okuyanı o bestenin sahibi kılacağını söylemiştir. Bu vesile ile onlardan en meşhur olanı Endicanlı Yusuf; Muhammes usûlünde Sümbülî Nakşı'na (Hoca Yusuf Nakşı olarak tanınır) Gulam Ali Şunbar, Türkidarb usûlünde Mah-ı Hilâl Nakşı'na, Mir Gur, Devr-i Şâhi usûlünde Dil Şişe bestesine Ali Kerdi Mal; Muhammes usûlünde Nakş-ı Hançere'ye, Ali Can Gıcaki'de diğer bir bestesine sahip olmuşlardır. Diğer bir oğlu Şâdi Beçe'de müzisyendir. (Agayeva, S.age.)
ENDİCANLI YUSUF
(D.?-1434)
Hânendelik ve sâzendelikte, adı Abdülkâdir Merâgi ile anılan devrin en az onun kadar meşhur bir diğer mûsıkişinası da Endicanlı Yusuf'tur. Hükümdar Baysungur döneminin en değerli sanatkarı idi. Tezkire-i Devletşah'da ondan şöyle bahsediliyor:
" Baysungur zamanında yetişen Yusuf-ı Endegâni'nin hanendelik ve mutriplikte yedi iklimde eşi yok idi. Onun davudi sesi insanın yüreğini parça parça eder. Hüsrevâni ahengi, hasta yüreklerin yaralarına tuz ekerdi. Sultan İbrahim b. Şahruh kaç defa Tebriz'den kardeşine yazdı, onu Baysungur'dan istedi ve çok ricalarda bulundu. Bunun için 100.000 dinar gönderdi. Sultan Baysungur ise cevap olarak şu beyiti yazdı:
"Biz Yusuf'umuzu satmayız. Sen kararmış gümüş paranı sakla."(Devletşah, age.C.3, s.407)
Yusuf-ı Endegâni 1434 yılında ölmüştür. (Babür, age. C.2 s.489)
GULÂM ŞÂDİ
(1412-1490)
Hüseyin Baykara dönemi müzisyenlerindendir. Şâdi Hanende'nin oğludur. Sâzendedir ama sâzendelik seviyesinde bir icraya sahip değildir. Bestekâr olarak daha üstündü. İyi savt ve nakışları vardır ve zamanında bu formlarda onun kadar iyi eser besteleyen olmadığı söylenir. Şibâni Han onu Kazan Han'ı Muhammed Emin Han'ı yanına göndermiş, bu vakitten sonra kendisinden haber alınamamıştır. ( Babür, age. C.2, s.200) Merâgi'nin talebesi olduğu ve bilinmeyen bir sebeple araları açıldığı, daha sonra da Gulam Şâdi'nin Merâgi'yi bestelediği bir Pencügâh Kâr'la hicvettiği, Merâgi'nin de buna yine bir Pencügah Kâr ile cevap verdiği anlatılsa'da Dr.Süreyya Ageyeva bu 2 bestekâr arasında 60 yıllık bir fark olduğunu, Gulâm Şâdi'nin, Merâgi'nin değil talebesi, çağdaşı dahi olmadığını dolayısıyla bu meselenin de doğru olmayacağını -belgelere dayanarak- ispatlamıştır. (Agayeva, S.age.)
HİREVÎ
Herat'lı ünlü bir şâirdir. Onun bir müstezadı ile Abdülkadir Merâgi bir tasnif ve beste yapmıştır. Bu müstezat şöyledir:
"Padişah huzurunda dilencilik halini alatacak kimdir? Ahlar ve iniltilerden başka bülbülün feryat ve figânından sebâ rüzgarına ne haber gitmiştir. Aşkın sermayesi ya ağlayıp sızlamak ya altın, yakut yahut da maşukun bizim ise ne altınımız var ne de senin merhametin yüzünden bazen bir nazarla dilenciye merhamet edileceğinden umidimi kesmemişim. Harmanın üstünde uyuyan bu siyah hangi yılandır. Senin kisvelerin midir? Yazık ki hata ise siyah hindu bir yerde uyuyorlar. Ey ikinci Yusuf senin çene çukurun gönüllerin meskeni olalıdan beri her kuyu dibinde kaybolmuş Yusuflar çoğaldı. Senin endamın esvap içinde olası lâyık değildir. Meğer ki bu esvabı kemale ermiş lâleden yapa ve külâhı da goncadan. Benim şâirime ve senin güzelliğine beyyine isterlerse o ibni Hüsam'dır demek yeter. Yedi beyzâ ve asâ gibi mucizelerine şahit istemez." (Devletşah, age. C.2, s.280-281)
BİBLİYOGRAFYA
Ageyeva, Dr.Süreyya; "İlim Işığında Gulâm Şâdi Olayı" , Mus.Mec. Yıl: 51, Sayı: 462, Ekim, -1998.
Üngör, Etem Ruhi; "Mûsıkî Tarihinde 600 yıl Önceki Abdülkadir Merâgi-Gulâm Şâdi Kavgası ", Mus.Mec.Yıl:50, Sayı:458, Eylül-1997.
Babür, Babür'ün Hatıratı. C.1, s.90-91,
C.2, s.177.C.2, s.22,.
Devletşâh, Tezkire-i Devletşah, C.2, s.280-281
- GÖRSEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder