ABDURRAHMAN CÂMİ
(1414-1492)
Hüseyin Baykara döneminin en ünlü şair, Bilgin ve Sûfisi.
Molla ya da Mevlana Nurulhakvettin Abdurrahman-ı Camii (Bin Nizamettin)
Künyesidir.
1414 yılında Câm vilayetinin Hurcerd köyünde doğdu. Döneminin ünlü bilginlerinden Nizamettin Ahmet bin Muhammed'in oğlu olan Abdurrahman Câmi Isfahan'dan Deşt'deki Herat bölgesine yerleşen bir ailenin oğludur ve Herat'ta yetişmiştir. Öğrenime önce babasından gördüğü eğitimle başladı, daha sonra Mevlana Cüneyd i Usûli Ve Hoca Ali Semerkandî gibi bilginlerden Din bilgisi okudu. Bir süre, Semerkant'da bulunan A.Câmi burada Uluğbey medresesinde Bursalı Kadızade Rûmi'den Matematik dersleri aldı.
Genç yaşta tamamladığı eğitiminin ardından Tasavvuf ilmine merak sardı Ve Nakşibendi tarikatı kurucusu olan Bahaülhakveddin Hâce-i Büzürg Nakşibend'in Mürit ve halifelerinden Sâdülmilleveddin Muhammed el Kaşgâri'ye kapılandı. Bu olayın sebebini Devletşah tezkiresinde, şöyle yorumlamıştır:
" Hayatının başlangıcında, ilim ve edep, tahsil etmiş, nihayet zamanın en ileri gelen ailemi olmuştur. Bu kadar fazl ve kemaliyle daha ulu makamlara erişmek istemiş bunun için arama derdi onun himmet eteğine yapışmıştı." (Devletşah, Tezkire-i Devletşah C.4 s.560)
Şeyh Saadettin Muhammet sayesinde Din ve tasavvuf alanlarında bilgisini arttıran, Câmi O vefat edince de halefi olarak yerine geçti. (Devletşah, age s.562)
Bunların yanısıra, o bir siyasetçiydi şark veziri idi. Müslüman ülkelere yaptığı seyahatler arasında Anadoluyu da gezen, Câmi 1472'de hac vazifesini de tamamlamıştı.
Çağdaşı olan ünlü bilgin sanatçı ve sufiler ile yakın dostluklar kurdu. Bilhassa dönemin en değerli şahsiyeti Ali Şir Nevâyi ile çok iyi bir dostluğu ve fikri alışverişi vardı. Öyle ki Nevâyi inşalarını Câmi'nin üslubunu taklit ederek toplamıştır.
Abdurrahman Câmi devrinin diğer şairleri gibi devrin hükümdarlarına kasideler yazmamış ve bu yoldan menfaat elde etmemiş olsa da pek çoklarının şair ve kasidelerine nazireler yazmıştır. Emir Hüsrev-i Dehlevî'nin Bahru'l Ebrâr adlı kasidesine yazdığı nazire örnek olarak incelenebilir.
Câmi, yaşadığı dönemin en büyük ve en önemli ismi olarak kabul edilmiştir. Devrinin alimleri, sanatçıları ve hükümdarlarının hayat hikayeleri bakımından oldukça önemli bir kaynak olarak kabul edilen Bâbür'ün Hatıratı'nda Câmi'ye geniş bir yer ayrılmamıştır şaşırtıcı ve bu şu şekilde izah edilmiştir " Mollanın zatı tarife muhtaç olmayacak şekilde yüksektir. Şairler arasında en ileri geleni ve en büyüğü Mevlana Abdurrahman Câmi idi."(Babür, Babür'ün Hatıratı C.2s.194-196)
Molla Câmi'nin ünü ülkesinin de dışına taşmış, Fatih Sultan Mehmet'in, onu İstanbul'a davet etmiş ve İkinci Bayezit ise ona iki kez mektup yazmıştı.
Ömrünün sonuna kadar Herat'ta Arap Dili ve Edebiyatı, hadis ve tefsir dersleri müderrisliği yaptı. Verdiği eserler dönemin ünlü hattatlarına tezhip ettirildi bazıları da Kâsım Ali, Behzad gibi ünlü minyatür sanatçılarına süslettirildi.
1492'de Herat'da vefat eden Abdurrahman Câmi, Hüseyin Baykara'nın da katıldığı görkemli bir cenaze töreniyle, Şeyhi Sadeddin Muhammed'in yanına defnedildi ise de Safevilerin Herat'ı işgali esnasında başka bir yere taşındı.
SANATI, ESERLERİ VE MUSIKÎ ILE İLGİSİ
Kendisinden sonra gelen pek çok şairin üslubundan etkilendiği ve bir ekol gördügü Mevlânâ Cami'nin 100'e yakın eser verdiği tahmin edilmektedir. Genel olarak verdiği eserlerin konularını, edebiyatı, felsefe dil bilgisi ve dini ilimler ve tasavvuf şeklinde tasnif etmek mümkündür. Eserleri orijinaliteden ziyade geçmişe dönük İran Kültür ve edebiyatını toplayıcı ve bunu yalnız kendi topraklarında değil, Osmanlıda da yaygınlaştıran önemli kaynaklar olmaları açısından incelenmişlerdir. Eserlerinde kullandığı dilin basit sade kolay anlaşılabilir ve akıcı olması sebepleri de bunu kuvvetlendiren unsurlardır. Şiir ve diğer edebi eserlerinde, Vahdet i vücud kavramına ustalıkla islemiştir.
Başlıca manzum eserleri şunlardır:
HEFT RENG: 7 mesneviden oluşur en bilinen Hamse örneklerindendir.
1- Silsiletü'z Zeheb: 1485'te yazılmıştır. Ahlak din ve felsefe konularındadır.
2- Selâman ü Ebsâl: Yunanca yazılmış olan Tevrat'taki Salamon ve Absalom hikayesinin, Arapça tercümesinin manzum olarak naklidir.
3- Tuhfetü'l-Ahrâr: Nizâmi'nin Mahzan al Asrâr'ına ve Emir Hüsrev-i Dehlevî'nin Matla el-Envârına nazire olarak yazılmıştır.
4- Subhatü'l Ebrâr: Yine genel olarak ahlak din ve tasavvuf konularını içerir.
5- Yusuf u Züleyha: 1483'te yazılmıştır. Câmi'nin en bilinen mesnevisidir. Hüseyin Baykara'ya ithaf edilmiştir.
6- Leyl ü Mecnun: 1484'de yazılmıştır.
7- Hired-nâme-i İskenderi: Makedonya Kralı Büyük İskender ile ilgili olup, yine Hüseyin Baykara'ya ithaf edilmiş bir eserdir.
Üç Divânı:
1- Fâtihât eş-Şabâb (1479-1480)
2- Vâsitat el-ikd (1489)
3- Hâtimat el-Hâyât (1490-1491)
Mansur eserlerinden başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1-Baharistan: 1487'de yazılan bu eser, tarih,edebiyat ve şairler ilgilidir.
2-Nefehâtú'l Üns: İslam sûfilerinin biyografilerini içerir ve oldukça takdir görmüştür.1478'de yazılmıştır.
3- El-Favâ'id el-Ziyâ'iya: Oğlu Ziyâ al-Din Yusuf için 1492'de yazdığı bu eser dilbilgisi üzerinedir ve çok makbul sayılmıştır.
Bütün ilmi, edebi, tasavvufi eserleri dışında birde bu musıki risalesi vardır Risale-i musıki.
Bu eseri iki Rus bilimadamı, Belayev ve Boldrev incelemiş ve şerhler ile çevirmişlerdir.
KİTABÜ'L MUSIKÎ: Müzik nazariyesinden bahseden bu eser Farsça'dır. Bir giriş, iki bölüm ve bir sonuçtan meydana gelir. Bölümlerden birincisi 17, ikincisi 3 fasıla ayrılmıştır.
Bilinen nüshaları:
- İstanbul Belediye Kütüphanesi, no.5 K-5
- Türkiyat Enstitüsü Arel K.
BİBLİYOGRAFYA
AGAYEVA, Dr.Süreyya. "15.yy da Mûsiki İlmi", Seminer, İTÜTMDK Müzikoloji Bölümü.24.03.2000
BABÜR Gazi Zahirüddin Muhammed, Babür'ün Hatıratı, çev. Prof.Reşit Rahmeti C.2., TTK Basımevi, Ankara, 1987.
DEVLETŞAH, Tezkire-i Devletşah C.4 s.560-564. Tercüman Yayınları, Kervan Neşriyat İstanbul, 1977.
Görsel İslam Ansiklopedisi sitesinden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder