10 Mayıs 2011 Salı

IŞIĞINIZ VE SİZ - 1

İçimizdeki ışığı taşımanın ve yansıtmanın pek çok yolu vardır aslında. Ama öncelikli olan o ışığı hissetmek ve varlığına inanmaktır. Hayatın akışı ve yoğunluğu içinde bu eşsiz nimeti unutup nefes nefese bir şeyleri yakalamaya çalışır gibi yaşarız. Ama o ordadır ve sizin onu fark etmenizi bekliyordur. Bu koşturmacalar arasında ışığını fark etmeyenler nefes alacak, gülümsemelerini sağlayacak mutluluk arayışlarına girerler. Yoga dersleri, nlp kursları, yaşam koçları bu liste böyle uzar gider. Arayışlar bir türlü son bulmaz, genellikle de kısa tatminlerden oluşur, ışığınızı fark etmeyi ertelemekten başka işe de yaramazlar genelde. Hep bir şeylerin eksikliğini duyarsınız, hep aklınızda soru işaretleri vardır. Neden mutlu değilim? Neden yeterince kazanamıyorum? Neden hiç dostum yok? Neden hayatımda beni mutlu edecek bir aile kuramıyorum? Neden başka insanlara istekleri neredeyse sunulurken ben çok daha fazla çabalamak zorunda kalıyorum? Nedenler ve acabalar hayatınızı işgal etmeye başlamıştır artık. Terapist adresleri, medyum telefonları yavaş yavaş fihristinizi doldurmaya başlar. Arayışlar yön değiştirdikçe siz de yönünüzü bulamamaya başlarsınız. Nerede hata yaptım? Bu soru aklınızda yer etmeye başlarken hatalarınızı kendinize bile itiraf etmekten korkarsınız. Size gülümseyerek el uzatan bir dostu hayatınızın arkasında bırakmakla, iş yaşamında başarılı olma hırslarınızı törpüleyemediğinizden iş arkadaşlarınızı dost değil rakip olarak görmekle, size anlayışla ve sevgiyle bağlı olan eşinizi her yönden eleştirmekle, çocuklarınızı sizin koyduğunuz kurallarla yaşamak zorunda kalan robotlar haline getirmekle ve daha pek çok şeyle aslında hatalar zincirini kurgulamışsınızdır hayatınızda. Kendinizi sevmemeye başlarsınız bu noktada. Hatalarınızı bilip de geriye dönecek cesareti bulamadığınızda “hayat sizi sevgisizliğe ve mutsuzluğa doğru yönlendirmektedir” diye düşünürsünüz. Kader dersiniz bazen kaçış için, ya da size göre daha iyi olanı yaptığınızı savunursunuz. Dostlarınız hayatınızdan bir bir uzaklaşmaya başladığınızda sizin kurallarınızın herkesin kuralları olamayacağını ve de hayatın bir akışı olduğunu bu akışta sizin kurallarınızın yalnızca sizin hayatınızı düzenlemek için var olabileceğini anlarsınız, başkalarının değil. Oysa profesyonel olarak hayata adım attığınız ilk gençlik yıllarınızda içinizdeki ışığın gücünü bilseydiniz ne kadar farklı olurdu değil mi? Sabah uyandığınızda aynaya gülümseyerek bakan gözlerinizdeki ışığınız ile birlikte evden çıkmak, günlük yaşantınızı nasıl da motive ederdi… Peki güzel bir haber vereyim o zaman henüz hiçbir şey için geç kalmış değilsiniz. Işığınızı bulmak ve keşfetmek için hiçbir zaman geç değildir, çünkü gerilerde kalmış olsa da o hala sizinle. Peki onu tekrar içimizden çağırmanın yolları neler ? Küstürdüğümüz ışığımızla nasıl barışabiliriz? İkinci yazıda bunlara cevap arayacağız. Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder